Sayfalar

30 Mayıs 2010 Pazar

Nazım'ın Anısına
























Piri Reis'in Hartası

Piri Reis düşlerimizi çizmiş hartasına
boyamış serin deniz sabahlarının renkleriyle.
Piri Reis düşlerimizi çizmiş hartasına
göz görmemiş, el değmemiş yıldız hevenkleriyle.
Piri Reis düşlerimizi çizmiş hartasına
varılan kıyılardan, ayak basmamış kumsallara doğru
hayırsız adalarla yeşil papağanların arasından
billur köşklere giden yolu.

Reis'in hartasında kıtalardan büyük boynuzlu balıklar
ve timsah başlı maymunlar yanardağlardan iri
Reis'in hartasında yelkenliler yürek kadar
ama balıklarla maymunlar yutamıyor yelkenlileri.

Yolculuklar başlamaz yürek çağırmasa
akıl yorulabilir, yılabilir ama yüreğin sırtı gelmez yere.
Yelkenlilerle gidiliyor kosmosa
Piri Reis'in hartasında yüzen yürek kadar yelkenlilerle.

29 Aralık 1960, Moskova
Nazım Hikmet Ran

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Uzak Köşe

Uzak bir köşede çalan telefon

gölgeleri taşır beklemediğin anda

yalnızlığı derinden duyumsarsın

koşup dönmek geriye

kederin karanlığını paylaşabilme umududur

oysa koşullara bağlıdır geri dönüş
kederli kalbimiz

ırak kaldığını düşündüğün geçmişin

nasılda yakın olduğunu

koşulları alt edip eve dönüş başladığında kavrar

batmakta olan güneşin uzattığı siluetler

işte o yakın geçmişin üstüne düşer…

28 Mayıs 2010 Cuma

Eskiyi takip eder yeni. Bazen uyumla taklit birbirine karışır, kimi zaman uyumsuzdur eskiyle yeni.
Şekli uymasa da ezberimize, yavan görsek bile yeniyi, genelin değişen ihtiyacına yanıttır formu.
Ne kadar farklı olsa nihayette görüntüsü, eskinin üstünde yükselir arayıştan çıkan heybetli gövdesi.
Velev ki tenekeden yapılmış, boyanmış olsun, ne çıkar çözümse eğer yeni arayışlara.

18 Mayıs 2010 Salı

Soyunduğu iş bilindik; öne düşüp kalanı sırtlamak, taşımak yeni ufuklara. Ammaaa dağıtmış onu yaslandığı dinozor daha işin başında.
Umarım düşerde sırtından dinozor, yol açar bizimkisi hırpalanmamış körpe dimağlara...

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Çıplak gözün net görebildiğidir lider. Kimisinin bulanık arka planıyla netleşir görüntüsü, yokluğunun melaneti varlığında anlaşılsın istediğinden.
Kim bilir ne zaman gider, bilinmez giderse yerine kim gelir. Öylesini ummam ama korkarım, giderse gönderen yeniden getirir.

11 Mayıs 2010 Salı

Soğuk içime işledi dün gece. Baharda yağar mı kar demeyin, yağıyor; soğuğu insanın içine işliyor. Defterlerim, kitaplarım, gönyemle pergelim, herkesten saklayıp yanımdan ayıramadıklarım saçıldı ortaya, üşüdüm.
Anlarım halinden başka üşüyenlerin amma benim üşümemin faydası kime girmez kafama.