Sayfalar

23 Mayıs 2019 Perşembe

İstemiyorum böyle 19 Mayıs

Yine bir 19 Mayıs; üstelik tarihe geçen en önemli 19 Mayıs’ın yüzüncü yıldönümü. Ve ne yazık! Ortalık yüz yıl öncesine dair kahramanlık şarkıları, şiirleri ve hamasi yazılarla doldu yine. Profiller güne uyarlandı, kutluyoruz dedelerimizin zaferlerini.
Nedir bu coşkulu kutlamanın nedeni merak ediyorum bazen. Yüz yıl önce kazanılan bağımsızlığa ve özgürlüğe halen doyamadığımızdan mı böylesine bir heyecan yaşanıyor 19 Mayıs’lar da? Yoksa yaşadığımız iklimin soğuk rüzgarları mı, bizi böylesine iştahla kutlamaya iten?
Hep korkmuşumdur kitleler bayraklar sallayıp marşlar okumaya başladığında. Başlatılan coşkunun nerede, ne zaman biteceğini, sonuçta bu heyecan selinin aslında kimlere hizmet edip, kimlere ne üzüntüler yaşatacağını sorgulamışımdır. 
Dedelerimizin başarıları bunlar, onca değer verdiğimiz Atatürk’ümüzün ve çevresinin başarıları… İçinde bize ait ne kaldı? Onların bize bıraktığı emanet, biz bu günleri coşkuyla kutlarken, elimizde eriyip gidiyor duygusuna kapılıyorum sıklıkla. Hepimizin, en azından benim çevremdeki insanların diline pelesenk olmuş bir laf var; “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir”. Sonrasında aklıma büyük önderin veciz yaklaşımı geliyor; “Ben, manevî miras olarak hiçbir âyet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. “ 
Düşününce bu kahramanlık şarkıları, şiirleri, hamasi yazılar… Yüz yıldır değişmeyen bu yaklaşım… Değişime direniyor mu yoksa? Belki de sadece farkında değil değişimin. İnsan sormadan edemiyor, ben ne yaptım Atatürk’ün işaret ettiği yolda? Lütfen ama lütfen işimi yaptım, yasalara uydum, vergi verdim, iyi vatandaş oldum cevabıyla kendimizi kandırmayalım. Tüm bunların içinde yaşadığımız ülkede yeterli olmaması bir yana, bu ülkenin vatandaşları olarak bu başlıklarda da karnemiz zayıflarla dolu. Ekonomik bağımsızlık yolunda geçtiğimiz mesafe işimizi yeterince iyi yapmadığımızı kanıtlıyor. Ülkede on yıllardır hükümet bütçeleri dolaylı, yani kaçamadığımız için ödediğimiz, vergilere dayalı. Kimse kazancıyla orantılı, yasaya uygun gelir vergisi vermiyor zira. En iyi eğitimlilerimizin trafikte sergilediği davranışlar, hepimizin nasıl araba kullandığı ortada. Özetle kuralları, yasaları da pek taktığımız yok.
Bunları bir kenara bırakalım, çünkü iyi vatandaş kavramına yaklaşabilmek için gerekli temel değerleri doğal yaşam biçimi olarak benimsememizi bekleyen Ata’mız, bunlardan fazlasını bekliyor bizden!!! Gelecek 19 Mayıs’ta, 20 yıl sonra ki 19 Mayıs’ta nasıl bir ülkede yaşamak istediğimizi sorgulamamızı bekliyor örneğin. Doğal olarak daha demokratik, daha özgür, mümkünse kelime anlamıyla bağımsız bir ülke hayal etmekle kalmamamızı da bekliyor yattığı yerde. Bu hayali gerçekleştirme yolunda yaptıklarımızı sorgulamamızı, sorumluluk alıp gereğini yerine getirmemizi bekliyor. Yaşadığı dönemde söylediklerinden, ama daha önemlisi yaptıklarından anlayabildiğim bunlar. Dedelerimiz bu Cumhuriyeti sadece emperyalistlerin ordularıyla çatışarak kurmadılar. Onlar politika ve diplomasi yaparak, bürokraside görev alarak ve üreterek kurdular Cumhuriyetimizi. Bu kadrolara ülkenin en iyi yetişmiş insanlarını yerleştirerek emperyalist güçlerin hedeflerine rağmen, bağımsız bir ülke kurdular.
19 Mayıs 1919’ün yüzüncü yıl dönümü hepimize kutlu olsun. Gelecek 19 Mayıs’lar ülkemize, geleceğimize yönelik hayallerimizin yarıştığı ama daha önemlisi umutlarımızın yeşerdiği, Ata’mızın işaret ettiği yönde ilerlediğimiz ışık dolu günler olsun.

1 yorum:

  1. Ne olanaksızlıklar içinde ne muhteşem bir dayanışma ve mücadele verilerek özgürlüğümüze kavuşturulmuşuz!Nereden nerelere...Umut daima olmalı, olacak.

    YanıtlaSil