Sayfalar

12 Mart 2011 Cumartesi

Kaf Dağı





















ışığı almış ardına
hayal gibi bir karanlık yüz
uzun ve sivri iki boynuz
sallanarak yürür iki yana
tırmanır usanmadan
ruhumun kaf dağına
hem tükenmez
hem bilinmez
görülmemiş doyduğu
sulu armutlar gibi
kütür kütür yediği
kararlı tezgahlarda
aralıksız dokunan
halis şile bezinden
katıksız masumiyet
ebedi, belki edebi
ezelden gelen döngü
işte tamda bu nedenden
iki kırmızı fosforlu  göz
bekler kapısını
zaten adı da kaf dağı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder